Malign ve Benign Beyin Tümörlerinde Kriyocerrahi ile tedavilere geçmeden önce kanser tedavilerinin zorluklarının çok fazla olduğunu vurgulamak isterim. Kanser tüm vücudumuzda olabilen bir anormal hücre çoğalmasıdır. Hayati noktaları işgal eden anarşist hücreler yaşamımızı tehlikeye sokar. Beyin tümörlerinde de durum böyledir.
Beynimizde karşımıza çıkan ve en sık görülen, en malign (habis) beyin tümörü olan Glioblastoma Multiforme bugün halen tüm hekimleri zorlamaktadır. Laboratuvar düzeyinde, hayvanlar üzerinde, ilaç laboratuvarı, nükleer laboratuvarlar, immunolojide, kliniklerde binlerce araştırma sürekli yapılmaktadır. Bütün bu araştırmalara rağmen halen %100 başarılı sonuca ulaşan ve tümörü tamamen yok edebilen bir yöntem ve protokol geliştirilmemiştir.
Glioblastoma Multiforme tedavisinde bu gün altın standart diye uygulanan bir protokol vardır. Buna STUPP Protokolü denir.
STUPP Protokolü
Glioblastoma tedavisinde kullanılan bir tedavi protokolüdür. STUPP protokolü,
- tümörün çıkarılması (cerrahi) sonrası uygulanması
- planlanan bir radyoterapi ve kemoterapi protokolüdür
Bu protokol, Temozolomid adlı bir kemoterapik ajan ve radyoterapi ile birleştirilir ve tümör hücrelerinin tekrar ortaya çıkmasını önlemek amacıyla uygulanır. STUPP protokolünün başarısı glioblastoma tedavisinde uzun yaşam süresine ve daha iyi yaşam kalitesine katkıda bulunabilir.
Bu protokol dışında uygulama yapmak Glioblastoma multiforme tümörü tedavisini hiç bir hekim desteklemez ve ya bunun dışına çıkamaz. Fakat dünyanın birçok noktasında farklı farklı kliniklerde değişik araştırmalar yapılmaktadır. Bu araştırmalarda elde edilen bireysel sonuçlar zaman zaman bilimsel dergilerde paylaşılmaktadır.
STUPP dışına çıkabilecek veya STUPP a eklenebilecek yeni tedavi modalitelerinin katkı sağlayabilecek olanları araştırmaya başladım. Bazı çalışmalar gerçekten ilginç ve önemli adımların işaretlerini 10 yıl öncesinden vermeye başlamış.
Ben de son 10 yılda yapılan farklı çalışmaları gözden geçirdim. Makaleleri inceledim. Elde ettiğim verileri hastaların ve doktorların faydalanabileceği şekilde özetlemeye çalıştım.
STUPP’a göre tedavi edilen GBM hastalarında Sağkalım ortalaması 14 ay olarak herkes tarafından kabul görmüş bir kural gibi inanış var. Yani ameliyatla maksimum tümör çıkarılması, ardından radyoterapi ve kemoterapi kombine edilmesine rağmen, hastalar maksimum derecede desteklenmesine rağmen yine de en başarılı sağkalım ortalaması 14 aydır.

Bu konu beni çok rahatsız eden bir konu. Daha fazla neler yapılabilir diye araştırmaya koyuldum. Bir çok yeni tedavi edici yöntemi gözden geçirdim. Son 10 yıllık taramalarda orjinal çalışmalara ulaştım. Bu çalışmalar içinde en dikkat çeken 3-4 tanesini yayınları ile ele aldım. Bunlardan özet bilgiler çıkararak bu derleme yazıyı kaleme aldım.
Bence Kriyocerrahi, yakın gelecek STUPP a ilave olacak bir yöntemdir. Yakın gelecekte bu konu üniversitelerde yaygın bir şekilde Tez konusu olacak, kongrelerde de ön planda sunulmaya geçecek bir konu.
Beyin Tümörlerinde Kriyocerrahi uygulayan kliniklerin de vazgeçmeyecekleri bir yöntem olacağını düşünüyorum. [1]
Kriyocerrahi Tedavisi (CSA)
Kriyocerrahi, 1998’de Amerika Birleşik Devletleri Gıda ve İlaç İdaresi (FDA) ve 1999’da Çin’in SFDA’sı tarafından onaylanan, kanser tedavisi için yeni bir tekniktir.
Fuda Kanser Hastanesi-Guangzhou, tekniği 2000’den beri bu kullanmaktadır. Fuda, bu minimal invaziv operasyonda en büyük deneyime sahiptir; Fuda genellikle dünyanın dört bir yanından doktorları kriyocerrahi tekniği konusunda eğitir.
Son zamanlarda, Fuda’nın kriyocerrahi vakalarının sayısı, çeşitli habis tümörlere (34’ten fazla farklı kanser türü) sahip yaklaşık 5.000 vakayı aşmış. Fuda Kanser Hastanesi bu alanda deneyim ve araştırma konusunda dünya lideri olarak kabul edilmektedir.
Beyin Tümörlerinde Kriyocerrahi: Sonuçlar Nelerdir?
Geriye dönük 10 yıllık makale taramasında GBM tedavisi halen bir muammadır. Oysa başarılı Stupp protokolüne sadık kalmaya rağmen ortalama sağ kalım 14-15 aydır. GBM mutlaka bu protokole rağmen yüksek oranda nükse sahiptir. Bununla birlikte nüks gelişen vakalar mücadeleyi bırakmakta veya hekimler çaresiz kalmaktadır. Nüks görülen vakalar ikinci cerrahi girişimlere ya elverişli olamıyor, yada hasta çekincesi oluyor çünkü mücadele gücü tükenmiş oluyor.
Kriyocerrahi gibi ablatif tedavilerin burada devreye girme potansiyeli yüksektir. Oysa bunların devreye girmesi ile tam umutsuzluk aşamasında umut olma potansiyelleri olduğu ortaya çıkmaktadır.
Bu potansiyel tedavinin üstelik bazı avantajları var. İşte bu avantajlar:
- Nüks görülen her vakada birden fazla noktaya Kriyocerrahi Ablasyonu yapılabilmektedir.
- Genel anestezi gerekmez.
- Lokal anestezi altında minimal invaziv girişim ile uygulanabilmektedir.
- Radyoterapi almış vakalarda da uygulanabilmektedir.
- Sadece 1 defa uygulanması gerekliliği var diye bir sınırlama yoktur.
- Kriyocerrahi bir kaç defa uygulanabilir hatta tüm tümör dokusu yok edilene kadar uygulanabilir.
- Etkileri 6 ay boyunca olumlu yönde ve tümörün yok olmasına kadar gidebilmektedir.
- Yaşam kalitesine olumlu etki eder.
- Kriyocerrahi uygulanan tümör vakalarında “Kan Beyin Bariyeri” engeli ortadan kalktığı için tümör hücrelerine kemoterapötik ajanlar veya immünoterapötik ajanlar daha çok nüfuz ediyor.
- Kriyocerrahi uygulanan vakalarda bağışıklık sisteminin tümör dokusu alanında etkisi daha fazla oluyor.
- Kriyoterapi uygulandıktan sonra malign vazojenik ödem daha kolay kayboluyor.
- Kriyocerrahi birçok kanser vakasında tam umut kesilmişken umut olacağa benziyor.
- Minimal invaziv girişim oluşundan dolayı yan etki oranları çok düşük.
Kaynaklar
- Joshua Yap; Stupp protokolü https://radiopaedia.org/articles/stupp-protocol-for-glioblastoma